Kirpi 2

Kız gece gündüz bir ümitle hep o tatlı kirpinin bahçelerine geri gelmesini bekliyordu… İşin acısı da ne gelen vardı ne de giden…Kim bilir belki de kirpinin aklına esmişti ve toptan semt değiştirmişti ya da belki de daha eğlenceli bir evin bahçesine misafir olmayı yeğliyordu… Genç kız yine de onu beklemekten vazgeçmemişti. “Belki de sabahları çok erkenden uğruyordur ve biz denk gelmiyoruzdur. Ne de olsa ürkek bir hayvan dolayısıyla da fazla ses, trafik ve insan gürültüsü olmayan vakitlerde gezintiye çıkmayı tercih ediyor olabilir” diye düşünüyordu. “Onun da bir sevdiği var mıdır acaba? Belki de çoktan evlenip, aile sahibi olmuştur. Eşine, çocuklarına yiyecek getirmek için aranıyor olabilir… Yoksa o da hür ruhlu, bekar ve aklına eseni o bahçe senin bu çalılık köşesi benim yapan bir kirpi miydi?” diye kafasından geçirip, kıs kıs gülüyordu.

Para kazanmak için sabah erkenden Levent’ten yürüyerek Aşiyan sahile inmesi ve köpek gezdirmesi gereken erkek arkadaşının yataktan alarm sesiyle fırlayışıyla beraber o da uyanıyor, onu öpüp yolcularken de kirpi arkadaşı belki gelir de içmek ister düşüncesiyle kapıya minik bir süt çanağı bırakıyordu. Sevgilisini esasında yolculamayadabilirdi ama aylar evvel bir defasında işi olduğu için ona “Hoş çakal” demeyip, birbirlerine sarılmaksızın o evden çıktığında, öğlenden sonra cep telefonuna gelen bilmem kaç tane bilinmeyen numaraya dair aramadan bir tanesini tesadüfen yanıtladığında genç adamın jandarma tarafından alıkonulduğunu öğrenmiş ve devamında polis, dava, hapis süreçleri kısaca ayrılık dönemleri başlamıştı. O yüzden o artık beraber geçirilen zamanın kıymetinin bilinmesi ve her anın son an, son görüşme olabilirmiş gibi değerlendirilip veda seremonisinin atlanmaması gerektiğine inanıyordu.

Onun bu kirpi sevdası ev sahibesi tarafından da duyulmuştu. Bir hayvan sever olan Oya, ona kahve içmeye indiğinde “Kapıya süt yerine kedi maması koymayı denesene, onun kokusuna ve tadına bayılıyorlar” dedi. Kız şaşırmıştı: “Nereden biliyorsun ki? Hiç denedin mi?” diye sordu ilgiyle. “Tabii ki mahallenin kedileri için bıraktığım mamayı kaç defa yediklerini yakaladım” diye yanıt verdi. “Birden çok sayıda var yani onlardan bu civarda öyle mi?” dedi genç kız teyit istercesine… “Sanırım öyle, civarda çok sayıda yeşil park olduğu için rahatça saklanıp, yaşadıklarını tahmin ediyorum” diye izah etti Oya.

Madem etrafta bu kadar çok sayıda kirpi vardı o zaman onun tek bir tanesine bile rast gelememiş olması cezp etme oyununu kuralına göre oynamamış olmasıyla alakalı olmalıydı diye kanaat getirdi. Mutlaka Oya’nın dediğini yapmaya karar verdi. 3 kediyle birlikte yaşıyor oldukları için evlerinde her zaman kedi maması bulunuyordu. Üstelik yıllar önce kızın bir yavru kedisi marketten satın aldığı düşük fiyatlı mamanın protein oranının yüksek olmasından ötürü böbrek yetmezliği krizine girip, 1 gece içerisinde acılar çekerek öldüğü için asla kalitesinden şüphe ettiği bir markanın ürününü almıyordu. Durum böyle olunca kapıya koyacağı mamanın tadının ve kokusunun kirpilerden birisini bahçelerine çekeceğine emindi.

10 kiloluk mama torbasına bakarken kendi kendisine: “Biraz benimkilerin hakkından çalıp kapıdaki tasa koysam ne olur ki?” deyiverdi. Bunu sorgulaması çok normaldi çünkü çoğu zaman kızın ve erkek arkadaşının kazançları ancak kiralarını zamanında ödeyip, hayvanlarının besinini almaya ve faturaları ödemeye yetiyordu. Kızın ek hesabından kullanılan ve sonrasında faiziyle iade edilmesi gereken acil durum paraları ve arada kızın annesinin onlara imkansızlıklarından ötürü acıyıp bıraktığı erzak torbaları olmasa zar zor geçinemezlerdi bile… Yine de “Bir seferden bir şey olmaz” diyerek, 1 tas mama alıp, kapıya yerleştirirken: “Bu denli istekle beklediğim ve kıt kanaat yettirdiğim bir şeyi gönülden onlara vermek istediğim için bir tanesi mutlaka ki gelecektir. Geldiğinde biraz bahçede kalsa da yakından görebilsem bari…” dedi.      

Devam Edecek… ( Kirpi 3 )